Değerli DAS Zeitung okuyucuları, bu yazımızda, Edukraft firması kurucusu ve Almanya’da çalışma, yaşam ve eğitim danışmanlığı alanında sayılı uzmanlardan olan Sn. Yiğit Günal’ı konuk ediyoruz. Hoş geldiniz Yiğit Bey.

Yiğit Günal: Hoş buldum. Öncelikle DAS Akademie’ye bu güzel röportaj fırsatı için teşekkür ediyorum. Uzun yıllardır idol olarak aldığım DAS Akademie’nin kurucusu Nilgün Akdoğan’a ayrıca teşekkür ederim. Kendisini uzun zamandır tanıyorum, takip ediyorum ve örnek alıyorum. Ayrıca Nilgün Hanım ile çalışan bütün ekibin tamamı kıymetli insanlardan oluşur, hepsini çok seviyorum. Yıllar önce yine böyle bir röportaj için bir araya gelmiştik ve çok keyif almıştım, şimdi bunu tekrarlamak bizim için de çok çok güzel. Soruları yanıtlayarak başlamak isterim.

Şu an en çok duyduğumuz çalışan grubu olarak, sağlık sektöründe yer alan hangi meslek grupları Almanya’ya giderek orada çalışmakla daha fazla ilgileniyor?

Başta ağırlıklı olarak hemşireler ve fizyoterapistler diyebilirim. Tabii ki diğer meslek grupları da var. Örneğin doktorlar, radyoloji teknikerleri, ebeler, ameliyathane teknikerleri, anestezi teknikerleri, ATT, paramedik gibi mesleklerden çalışanlar da Almanya’yı tercih etmektedir.

Sağlık sektöründe çalışanlar için Almanya’nın sunduğu imkanlar neler?

Almanya herkese eşit imkanlar sunmaya çalışan sosyal bir devlettir.  İhtiyaçtan dolayı özellikle sağlık sektörü için bir avantaj sunuluyor: Çok fazla iş imkânı olması… Sağlık sektörü çalışanları çok kolay iş bulabiliyorlar.  Kazanç anlamında da iyi noktadalar diyebiliriz. Standart bir çalışma hayatı ile ortalama ve ortalama üstü bir yaşam mümkün olmakta. Almanya’da çalışmanın en cazip yanı bu diyebiliriz. Size ne çok fakir olma endişesi ne de büyük zenginlik umutları dağıtan bir yer değil. Herkesin her şeye erişebilmesi hedefleniyor. Bu durum tabii ki sağlık sektörü çalışanları için de geçerli. Bu da onlar için büyük huzur ve güven sağlamaktadır. Sunulan imkanların en başında bunlar gelmektedir.

Almanya’da çalışmak için neler gerekiyor?

Dil bilmek, sabır ve bürokrasiyi aşmak… Bu üç maddeyi sıralayabilirim. Öncelikle sağlık sektörü için Almanca bilgisi olmazsa olmazlar arasında. Türkiye’de iken B1 veya mümkünse B2 seviyesine ulaşmak gerekiyor. Yasal süreç anlamında B1 zorunluluk, B2 ise denklik süreçlerinde gerekiyor. Sabır çok önemli çünkü dili öğrenmek tamamen sabır işi, konsolosluktan randevu almak sabır işi, sonra vizeyi beklemek de sabır işi… Yeni bir ülkeye uyum sağlamak ve bütün bu bürokrasiyi aşmak sabırla oluyor.

Biz burada Edukraft olarak uzun yıllardır her süreçte hem sağlık çalışanları için hem diğer meslek grupları için, hem de öğrenciler için destek sağlıyoruz. Hem Almanya’da hem de Türkiye’de ekiplerimiz var. 11 yıldır bu işin içindeyiz, çok fazla sürecin içinde yer aldık. Tüm bu tecrübenin ışığında, bilgiyi sadeleştirdiğimizde dil bilmek ve bürokrasiyi aşmak öne çıkıyor. Bunlar Almanya’da çalışmak için gereken başlıca şeylerdir. Bürokratik işler, evrak işleri vs. gibi konuları anlatmak röportaj kapsamına sığacak konular değil. Bunların hepsi ile ilgili olarak sitemiz edukraft.de gerekli bilgileri sağlamaktadır. Ayrıca kendi Instagram hesabıma @gunalyigit adresinden ulaşılabilirken , Youtube kanalımıza da Yiğit Günal ismiyle erişilebilmektedir. Bu kanallarda sürekli bu konularla ilgili içerik üretmekteyiz, bu mecraları da takip edebilirsiniz.

DAS Zeitung: Almanya’ya çalışmaya gidenlerin ülkeye adaptasyonu nasıl sağlanıyor?

Ülkeye otomatik olarak adapte oluyorsunuz aslında. Artık gitmek isteyen herkes bir ön araştırma yapma fırsatı elde ediyor. Instagram ve Youtube gibi kanallarda çok fazla bilgi var. İnsanlar bu sayede birçok şeye hâkim olarak Almanya’ya geliyor. Bir kişiyi doğru işe ve doğru şehre yönlendirmek, gittiğinde de bir süre destek olmak önemli. Biz Edukraft olarak bunu yapmaya çalışıyoruz. Hiç kimseye bağlayıcı sözleşmeler yaptırmıyoruz. Böylece zorunlu uyulması gereken kısıtlamalar oluşmuyor, belli bir süre bir yerde çalışmak, belli bir maaş kesintisine razı olmak gibi… Almanya’ya gelecek kişiler çocukları ve aileleriyle oraya geliyor olabilirler. Çocuklarının okulu, eşlerinin işleri sebebiyle veya başka bir sebeple yaşadıkları şehri ve işi değiştirmek isteyebilirler. Zorunlulukların ortadan kalkması onlara özgürlük veriyor ve böylece adaptasyon süreci de hızlanıyor.

Dil bilmek de adaptasyon anlamında oldukça önemli bir faktör. Belli bir seviye dil bilmek işi kolaylaştırıyor. Örneğin yazılımcılar sadece İngilizce bilerek gidebiliyor genellikle. Onlar Berlin gibi bir şehirdeyseler çok zorluk çekmiyor ama başka şehirlerde çeşitli zorluklar oluşabiliyor. Söz konusu ülke Almanya olduğu için en yaygın konuşulan dil de doğal olarak Almanca. Sorularınız olduğunda size hemen bir maille cevap verebilecek birilerinin olması çok faydalı. Bu şartlar gerçekleştiğinde sorunsuz bir adaptasyon süreci yaratılıyor.

Almanya’da çalışmanın avantajları ve cazip yönleri nelerdir?

Almanya’nın sosyal bir devlet olması ve ortalama bir çalışma hayatı ile size sundukları orayı cazip kılıyor. Almanya Dünya’da üçüncü Avrupa’da ise en iyi ekonomiye sahip ülke… Avrupa’da sınırsız dolaşma hakkının da sağlanması oldukça avantajlı. Çok kültürlü bir ortamda deneyim kazanma fırsatı da cazip bir yön. Yeni çıkan Alman yasaları ile vatandaşlık ve çifte vatandaşlık alabilme imkanları daha kısa zamanda gerçekleşiyor. Türk vatandaşlığından vazgeçmeden 5 yıl içerisinde, bazı özel durumlarda 3 yıl içerisinde Alman vatandaşlığı alabiliyorsunuz ve bu, dünyadaki diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça hızlı bir süreç. Dünyanın en güçlü pasaportlarından birine sahip olmak için kısa bir süre. Yine yeni göç yasalarıyla mavi kart ve benzeri vizeler için bütün meslek gruplarında çok fazla kolaylık sağlanıyor. Almanya’da çalışmanın cazip yönleri arasında tüm bunlar öne çıkıyor diyebiliriz. Türkler 60 yıldır Almanya’da yoğun olarak yaşıyor ve kültürel olarak bir yakınlık söz konusu. Bu durum da Türklerin adaptasyonunu hızlandırıyor. Şu an aklıma gelmeyen sayısız avantaj var, bu nedenle de Almanya’ya çok fazla da talep var. İlk göç eden nesil çok sıkıntılar çekti, orası gurbet olarak görülürdü. Fakat şimdi artık her şey çok daha kolay. Ülkemize gidip gelmemiz, görüntülü telefonlar ile iletişim kurmamız artık daha kolay hale geldi.

Almanya’da yaşam, kültürel ve sosyal olarak nasıldır?

Türkiye’de alışık olduğumuzun biraz dışında diyebiliriz. Almanya için Türkiye kadar cıvıl cıvıl olmadığı, sokaklar çok sakin, pazarları kötü geçiyor, Türkiye gibi canlı değil gibi eleştiriler yapılıyor.  Bu eleştiriler gerçek fakat Almanya Türkiye gibi bir yer değil. Oraya farklı bir yer olarak bakmak, öyle değerlendirmek gerek. Örnek olarak bizi ele alırsak Almanya’da hiç sıkılmıyoruz, çünkü çok çalışıyoruz, boş vaktimiz az oluyor ve hem yabancı hem Türk arkadaşlarımız var, aktivitelere fırsat buldukça katılıyoruz. Bizim sıkılma gibi bir vaktimiz olmuyor. Pazar günleri AVM’ye gidemiyoruz ama zaten orada böyle bir kültür yok. Bunun yerine biz de Pazar günleri ormanda yürüyüş yapıyoruz. Çok canlı bir yerde vakit geçirmek istersek, açık yerler var ve oraları tercih ediyoruz.  Hollanda çok yakın, dilediğimizde oraya geçiyoruz. Yaşam tabii ki kültürel ve sosyal olarak Türkiye’den farklı, bunu kabul edersek Türkiye’deki imkanların aynını beklemezsek, plan yaparak hayatımızı biraz daha canlı hale getirebilirsek, oranın kendi kültürünü de yaşamaya çalışırsak işi dengelemiş oluyoruz. Her şey aslında denge meselesi. Bir Alman da Türkiye’ye geldiğinde burada ona her şey çok farklı gelecektir. O da zaman zaman yalnızlık ve sakinlik isteyecektir, ama mutlu olmak için biraz da buraya uyum sağlaması gerekir. Biz de Almanya’da hem kendi kültürümüzü yaşatmaya çalışıyoruz hem de oranın başka bir yer olduğunu kabul ederek oranın güzelliklerini de yaşamaya çalışıyoruz. Göç eden herkese de bunu tavsiye ederim.

Almanya diğer Avrupa Birliği üyelerine göre yaşamın daha pahalı olduğu bir ülke midir?

Avrupa’da bazı şeylerin daha ucuz olduğu yerler vardır. Fakat Almanya’nın ekonomisi iyidir ve yaşam kalitesinin iyi olduğu nadir yerlerdendir. Kaldı ki Almanya’daki son enflasyon artışları oldukça yüksek olsa bile, hala herkes birçok şeye çok kolay erişebiliyor. Avrupa Birliği içerisinde ekonomik anlamda yaşamanın en mantıklı olduğu ülke diyebilirim. Almanya’nın Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde lokomotif ve öncü görevi gördüğünü düşünüyorum. Bu da ekonomiden dolayı yaşamayı daha cazip kılıyor.

Çalışanlara nasıl bir vergi sistemi uygulanıyor?

Kişinin yaşadığı eyalete, maaşına, eşinin çalışıp çalışmadığına göre değişiklik gösterir. Bu alanda da son zamanlarda bazı güncellemeler yapıldı. Bu konuları çok yakından takip etmek gerek. Almanya’daki vergi sisteminin çok avantajı var. Fakat bu konuya hâkim olmak gerekiyor. İki eş de çalışıyorsa kesintiler daha yüksek oluyor, bekarsanız biraz daha farklı. Almanya’da vergi sistemi oraya çalışmaya gitmeden araştırılması gereken bir konu. Gerekirse bir vergi uzmanından da destek alınabilir. Çalışanlar için sistem neyse aslında o işliyor ama şirket kuruyorsanız durum farklı. Edukraft olarak yine uzun yıllardır şirket kuruluşları yapıyoruz, her ölçekte şirket için… Şube ve GmbH şeklinde şirket açılışlarımız oluyor. Buralarda vergi sistemi çok önemli rol oynuyor. Neleri gider, neleri gelir gösterebilirsiniz, nasıl avantajlar sağlanmış, bunlara hâkim olmak lazım. Uygun bir vergi danışmanını bulmak da bu süreçte çok kritik. Buna da Edukraft olarak destek oluyoruz.

Kalıcı oturum ve vatandaşlık şartları nelerdir, nasıl bir süreyi kapsar?

Kalıcı oturum için en hızlı yol mavi kart. Mavi kart çalışma vizesi ile Almanya’ya göç ettiyseniz, B1 Sertifikası alırsanız, 21 aylık çalışma geçmişiniz de varsa 21. ayın sonunda sınırsız oturma iznine başvurabiliyorsunuz. B1 sertifikası olamayan için de bu süreç 27 aya düşürüldü. Vatandaşlık için ise daha önce belirttiğim gibi C1 Sertifikanız var ise, bazı gönüllü işlerde de çalıştıysanız, işinizde okulunuzda başarılıysanız, vatandaşlık büroları daha net inisiyatif kullanırsa 3 yılda, hiçbir şey yapmadıysanız da 5 yıl sonra vatandaşlığa başvuru yapabilirsiniz, hem de Türk vatandaşları için çifte vatandaşlık opsiyonu mevcut.

Almanya’da çalışmak isteyenler telc Sınavı’nı neden tercih etmektedirler?

telc Sınavı hem hazırlık aşamasında sunulan fazlaca kaynak anlamında , hem de daha kolay sınav randevusu alma anlamında tercih ediliyor. Geçerliliği zaten inanılmaz yüksek. O yüzden telc Sınavı çokça tercih edilen bir sınav. DAS Akademie, telc Sınavlarını insanlarla buluşturma açısından bir numara. Bunu uzun yıllardır, her zaman dile getirmişimdir. telc Sınavları için randevu almak, öncesinde eğitim almak, sınava girmek isteyenler, mutlaka DAS Akademie’ye ulaşmalılar. Kendileri için en doğru adres olacaktır.

Bu güzel sohbet ve röportaj için çok çok teşekkür ediyorum. Herkese Almanya’ya göç yolunda ve Almanca öğrenme aşamalarında başarılar diliyorum.

Edukraft’a ait iletişim bilgileri:

Web Siteleri :
 
 
Mail adresi :  
 
 
Sosyal Medya Hesapları :

das akademie logo

DAS Akademie, kurulduğu 1998 yılından günümüze kadar, Almanca eğitimi odağında bütünleşik çözümler sunan bir eğitim, yazılım ve hizmet kurumudur. İzmir, Berlin ve İstanbul merkezlerinde görev alan 50’nin üzerinde çalışanıyla, Avrupa Birliği Dil Standartları doğrultusunda yüz yüze ve online Almanca eğitimleri vermekte, uluslararası geçerliliğe sahip telc sınavlarını düzenlemekte, Türkiye’de ve Almanya’da dil kampları organize etmekte, dijital ve basılı yayıncılık faaliyetlerinde bulunmaktadır.