Almanca Öğrenim Süreci ve Bilmeniz Gerekenler
Bireysel imkanlarınızla Almanca öğrenmeyi elbette düşünmüşsünüzdür. Alınan kitaplar, edinilen dijital platform üyelikleri ile motivasyon bulmaya çalışmışsınızdır. Almanca öğrenme sürecine başlandığınızda ise “oldukça zor bir dil” dediğinizi duyar gibiyiz. Aslında sadece Almanca değil, herhangi bir dil bireysel olarak, destek almadan öğrenmeye çalışıldığında çeşitli zorluklarla karşılaşılması olağan bir durum.
Ama tüm bu süreçlerden önce, dil bilgisi kurallarının yanında, eğlenceli bilgiler, tarihsel anekdotlar ve birkaç kilit ipucu ile Almanca öğrenim sürecine bütünsel bakmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz. Hazırsanız birlikte inceleyelim!
Bazı Önyargıları Birlikte Kıralım!
Pek çok insan Almanca’nın yavaş yavaş yok olacağını veya birkaç yıl içerisinde dünyada Almanca konuşan insan sayısının oldukça az olacağını düşünmektedir. Bu durumun yanlış olduğunu düşünmekteyiz. İşte nedenleri ve bazı kanıtları:
Almanca, Almanya’nın resmi dili olup, Avrupa’da Almanya dışında birçok ülkede ve bölgede konuşulmaktadır. Avusturya, İsviçre, Güney Tirol (İtalya) ve Lihtenştayn’da da resmi dil olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Lüksemburg’un üç resmi dilinden biri olup, Belçika’daki bazı topluluklarında resmi dil olarak, Polonya’daki Opole Voyvodalığı’nda da eş resmi dil olarak kullanılmaktadır.
Tüm bu durumlar ele alındığında, Almanca, Avrupa’daki en çok konuşulan dillerden biri olmaktadır. Küresel ölçekte 11. sırada olup, Avrupa nüfusunun %16’sı Almancayı ana dili olarak konuşmaktadır. Günümüz verilerinde yola çıkacak olursak, dünya genelinde yaklaşık 220 milyon insan Almanca konuşmakta olup, bu sayının 100 milyonu ana dil seviyesindedir.
Almanca Dilinin Yaygın Kullanımında Tarihsel Süreçler ve Almanca Öğrenim Sürecine Etkisi
Almanca, bugünkü biçimine ulaşmadan önce birçok tarihsel aşamadan geçmiştir. İlk kez Avrupa’da, erken göç döneminde ortaya çıkmıştır. 1050 yılına kadar Althochdeutsch (Old High German), Güney Almanya’nın yüksek bölgelerinde konuşulmakta olup, dil yapısal olarak çeşitli lehçeler barındırmakta ve bu farklılıklar yüzünden ortak bir dil olarak kabul edilmemektedir. Aynı şekilde, konuşma olarak aynı fonetikler, telaffuzlar ve söz dizimleri ortak olarak bulunmamaktadır.
1050’den 1350’ye kadar Mittelhochdeutsch (Middle High German) lehçesi tercih edilmiştir. Bu dönem, Alman topraklarının coğrafi olarak genişlediği döneme denk gelmekte olup, Alman toplulukları daha barışçıl ve iyi yaşam alanlarına taşınmıştır. Bunun sonucunda ise bugünkü Almanya yavaş yavaş şekillenmiş olup, Almanca bu topluluklar arasında daha yaygın hale gelmiştir.
Son aşamada ise Frühneuhochdeutsch (Early New High German) lehçesi ortaya çıkmıştır. Bu lehçe, daha çok soyluların saraylarında ve resmi belgelerde kullanılmıştır. Ayrıca edebiyat ve felsefe alanlarında da yoğun kullanılması ile birlikte, Almanca günümüzde de ünlü filozoflarıyla anılmakta ve küresel ölçekte “düşüncenin dili” olarak bilinmektedir.
Anglicisms ve Almanca Öğrenim Sürecine Etkisi
Anglicism (Anglisizm), İngilizce kökenli sözcüklerin, deyimlerin veya ifade biçimlerinin başka dillere doğrudan ya da uyarlanarak geçmesi anlamına gelmektedir. Bu etki yalnızca kelime düzeyinde değil, anlam, yapı ve sözdizimi düzeyinde de ortaya çıkmaktadır.
Örneğin İngilizce kelimelerin olduğu gibi başka dillere aktarılması en yaygın anglisizm türüdür. Almanca, Hint-Avrupa dil ailesinde bir Cermen dilidir. Dolayısıyla İngilizce, Frisian ve Dutch ile aynı dil ailesine mensuptur. Bu duruma örnek verecek olursak, İngilizce’de “Nature” olan doğa kelimesi, Hollandaca’da “natuur”, Almanca’da “Natur” şeklindedir.
Bu noktada dil öğrenimi sırasında yapılan en büyük hatalardan biri, öğrenilen dili farklı bir dili düşünerek cevaplamaktır. Örneğin Almanca cümle kurmaya çalışırken İngilizce düşünmek sık rastlanan bir hata olmaktadır. Çünkü aynı dil ailesine mensup olmaları, aynı dil yapılarına sahip oldukları anlamına gelmemektedir. Temel dil bilgisi kurallarında ayrımlar bulunmaktadır.
İşte bu benzerliklere ve farklılıklara rağmen, temel dil bilgisi kurallarına hakim olmadan Almanca öğrenim süreci tümüyle zorlaşmaktadır.
Biraz Dilbilgisi
Amaç ne olursa olsun, Almanca öğrenmesi en karmaşık dil değil; ama uyulması gereken bazı kurallar bulunmaktadır. Örneğin:
- Tüm isimler büyük harfle yazılmaktadır.
- İsimler ve zamirler için 4 hal (nominative, accusative, dative, genitive) bulunmakta olup, her biri farklı sıfat eki almaktadır.
- İsimlerin üç farklı cinsiyeti vardır; eril, dişil, nötr – bunlar sırasıyla der, die, das ile gösterilmektedir.
- Sözcükler tekil ya da çoğul olabilmekte ve her birinin kendi çoğul formu bulunmaktadır. (yaygın ekler: -n, -en, -e…)
- Fiillerin düzenli ve düzensiz halleri bulunmaktadır. (irregular/regular).
- Ünlülerin umlaut alabilmekte ve bu durum, telaffuzu değiştirmektedir:
a → ä [ε]
o → ö [ø]
u → ü [y] (IPA’ya göre) - ß (Eszett): Sadece Almanca’da kullanılan bu harf, [s] gibi telaffuz edilmektedir ancak çift “s” anlamına gelmektedir.
- Fiil çekimi: Basit şimdiki zamanda, çekimli fiil ikinci pozisyonda olmalıdır:
“Jeden Morgen mache ich Sportübungen und dann dusche ich.”
İlgi zamiri kullandığında ise çekimli fiil sona gitmektedir:
“Wenn ich keine Zeit habe, werde ich mit dem Bus fahren, um schneller zu sein.”
Bu temel kurallar, Almanca öğrenim sürecini çok daha verimli ve sistematik hale getirmenize yardımcı olacaktır.
Son olarak
DAS Akademie, Almanca öğrenim süreci yolculuğunda hedeflerinizi desteklemeyi ve amacınıza ulaşmanızda yardımcı olmayı amaçlamaktadır. 1998 yılından bu yana Almanca eğitiminde uzmanlaşan DAS Akademie, deneyimli eğitmen kadrosu, basılı ve dijital yayınları ile Almanca öğrenim süreci boyunca bütünleşik bir şekilde her zaman yanınızda!
Sizler de Almanca öğrenim süreciniz sonunda ana dil seviyesinde konuşma becerisine ulaşmak istiyorsanız, DAS Akademie Online Kurs Programları’na göz atabilir ve Almanca’nın ne kadar faydalı ve değerli bir dil olduğunu keşfedebilirsiniz. Esnek gün ve saat seçenekleriyle bireysel programınıza uygun fırsatlar sizleri bekliyor.
Başarı dileklerimizle…
DAS Zeitung